Hiç ayak değmemiş, at izi görünmemişti,
Ama vaktiyle bir Kazak alayıydı, geçmişti
O yoldan. Ardından bir yaman küheylan,
Bir güzelim eyerdi sallanan sağrısında,
İpek dizginleri çözülmüş, yuları da,
Ardından bir genç Kazaktı koşan.
Koşarken bağırdı Kazak:
“Bekle, bekle sadık atım benim,
Bırakma, yüzüstü bırakma beni,
Çeçenlerin hışmına salma beni.”
… ..Kulübenin köşesinden bir türkü sesi geliyordu. Tiz, titrek bir ses:
Türkiye dalığ giden Gregor Kul,benin beyaz badanalı duvarına dayandı, ne atların kişnemelerini, ne de
sokaktan geçen arabaların gıcırtısıını işitir oldu.
… ..
…. ..
*Ve Durgun Akardı Don & Mihail Şolohov
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder