Бьется в тесной печурке огонь,
На поленьях смола, как слеза.
И поет мне в землянке гармонь
Про улыбку твою и глаза.
Про тебя мне шептали кусты
В белоснежных полях под Москвой.
Я хочу, чтобы слышала
На поленьях смола, как слеза.
И поет мне в землянке гармонь
Про улыбку твою и глаза.
Про тебя мне шептали кусты
В белоснежных полях под Москвой.
Я хочу, чтобы слышала
You give your love so sweetly
Tonight the light of love is in your eyes
But will you love me tomorrow
Is this a lasting treasure
Or a moment's pleasure
Should I believe the magic of your sigh
Will you still love me tomorrow
Tonight with words unspoken
You say that I'm the only one
But will my heart be broken
When the night meets the morning's sun
I like to know that your love
And nothing, whoa, nothing is going right
Close your eyes and think of me and soon I will be there
To brighten up even your darkest nights
You just call out my name, and you know wherever I am
I'll come running, oh yeah baby, to see you again
Winter, spring, summer, or fall
All you got to do is call and I'll be there, yeah, yeah, yeah
You've got a friend
If the sky… above you should turn dark and full of clouds
And that old north wind should begin to blow
Keep your head together and call my name out loud now
Soon I'll be knocking upon your door
You just call out my name, and you know wherever I am
I'll come running, oh yes I will, see you again
Winter, spring, summer, or fall, yeah
All you got to do is call and I'll be there, yeah, yeah, yeah
Hey, ain't it good to know that you've got a friend?
People can be so cold
They'll hurt you and desert you
Well, they'll take your soul if you let them
Oh yeah, but don't you let them
You just call out my name, and you know where ever I am
I'll come running to see you again
Oh baby, don't you know about
Winter, spring, summer, or fall
Hey now, all you've got to do is call, Lord, I'll be there, yes I will.
You've got a friend. You've got a friend, yeah
Ain't it good to know you've got a friend
Ain't it good to know you've got a friend
Yüzdüğünüz yetti, vakittir gayri,
Bi başıma ağladığım benim de yetti…
I'd listen to the radio
Waitin' for my favorite songs
When they played I'd sing along
It made me smile
Those were such happy times
And not so long ago
How I wondered where they'd gone
But they're back again
Just like a long lost friend
All the songs I loved so well
Every Sha-la-la-la
Every Wo-o-wo-o
Still shines
Every shing-a-ling-a-ling
Şanlı bozkırda, engin Saratof bozkırında
Kazaklar yaşardı, özgür ve bağımsız,
Bütün Don ve Greben ve Yayık Kazakları…
Ve atamanları Yermak’tı, Timofey’in oğlu,
Reisleri Astaşka, Lavrent’in oğlu…
Hepsinin aklında aynı düşünce
Yaz geçecek, yazın sıcağı geçecek,
Kış gelecek, kardeşler, soğuk kış gelecek,
Ama vaktiyle bir Kazak alayıydı, geçmişti
O yoldan. Ardından bir yaman küheylan,
Bir güzelim eyerdi sallanan sağrısında,
İpek dizginleri çözülmüş, yuları da,
Ardından bir genç Kazaktı koşan.
Koşarken bağırdı Kazak:
“Bekle, bekle sadık atım benim,
Bırakma, yüzüstü bırakma beni,
Çeçenlerin hışmına salma beni.”
Salut, comment tu vas ?
Le temps m'a paru très long
Loin de la maison j'ai pensé à toi
J'ai un peu trop navigué
Et je me sens fatigué
Fais-moi un bon café
J'ai une histoire à te raconter
Il était une fois quelqu'un
Quelqu'un que tu connais bien
Il est parti très loin
Il s'est perdu, il est revenu
Salut, c'est encore moi !
Alenuşka esmerdir
Gözleri parlar Alenuşka'nın
Gözlerinde parlayan kederdir
Nedendir güzelim Alenuşka
Babana uyup bunca içtiğin
Sonra aşkı öğreneyim diye
Tütsülü kafayla ormana gittiğin?
Nedir aşkı ararken bulduğun?
Bir çam ağacı sallanır durur
Ve Alenuşka'nın canı sıkılır
Eğleneyim der biraz varsın eğlensin
Eğlenmek iyi ama bu ateş neyin
Don, atamız bizim, Don, koruyucumuz,
Adı mübarek, ünlü şanlı, Don!
Yalnız, bi zamanlar, sen ey Don, hızlı akardın,
Hızlı ve temiz akardın.
Şimdi ama, ey Don, bozbulanık akan Don,
Neden öyle için dışın bozbulanık akarsın?
Aldı sözü durgun Don ve şanlı Don, dedi ki:
“Bozbulanık akmayayım da neyleyim?
Yiğit kartallarım uçtu gitti,
Uzatıram elim yetmez
Hasretini çektiğime
Sözlerim çok dilim dönmez
Kınıfır (Karanfil) bed renk olur
Aşka düşen denk olur
İsterem başıya (başına) gele
Göresen ne renk olur
Kan gelir her gözyaşımdan gülüm aman
Ne çektim cahil başımdan
Tutacak dalım kalmadı
Ağlaram can ataşından
Kâfire boyun mu eğdi? Moskof’tan akıl mı sordu?
Kılıcın ucuyla selamladı Türkleri yüzyıllar boyu.
Yıldan yıla Don bozkırı, anamızca toprağımız,
Meryem uğruna, kendi imanı için,
Evet ya, ırmağın hürriyeti, dalgaların sesi için,
düşmanlarıyla vuruştu….
bekliyor savaş atı,
Sahibinin evlendiği
kilisenin kapısında
Ana, torun ve güzelim
genç kadının
İki gözü iki çeşme
ağlamaları yakın.
Lakin Kazak varınca
ileri, hazır olmuş savaşa,
Karısı üzengiden tutar,
mızrağından yeğeni…
Sürdürmek için “emek” gerek.
Sevgi ne boğazda,
ne mum ışığında yemek yemek,
ne de pahalı bir pırlanta demek.
Sevgi; bir lokmada iki mutlu insan demek.
Atını ovada sürdü de gitti,.
Evini barkını kodu da gitti,
Gün doğdu, akşam çöktü,
Gelin Kazağı boşuna bakledi.
Gözü yolda, gönlü erde bekledi,
Gitti gider, acep gelir mi geri?
Tepelerden öte kar dize vardı,
Buzlar çatırdadı, boralar esti,
Çam ağacı incindi, boynunu büktü,
Kaldı kazağım karlar altında.
Yıkıldı Kazağım, ölürken yalvardı:
Mezarım başına yığın da toprağı,
Diksin yurdumdan bir kartopu ağacı,
Saçılsın üstüme ışıl ışıl baharı.
Azak’tan gelir Don’a vurur
Dizi dizi tekneler
Gencecik atamanım
Yurduna geri döner.
*Ve Durgun Akardı Don & Mihail Şolohov
"Halkın derdi konusu artık eskidi" diye;
Bu zamanın şairi unutmalıymış onu,
Kanmayın sakın, gençler; hiç eskir mi bu konu?
Ah keşke eskiseydi, cennet olurdu her yer
Yılların geçmesiyle... Ne yazık ki milletler,
Cılız sürüler gibi kırbaçla
Vasf-ı cemâlin yazmağa, cânâ, gerektir hall-i zer.
Başı açık yalın ayak olmuştur güneş,
Bir yerde ârâm eylemez şevkınle dünyâyı gezer.
Her gonca dest-i şâhta bir nâme-i serbestedir,
Bülbül umar kim açıla, zımnında maksûdun sezer,
Bâğın mutarrâ sünbülü başlar açılmağa kaçan,
Gördükçe anı sanuram bir dilrûba zülfün çözer!
I see you, I feel you
That is how I know you go on
Far across the distance
And spaces between us
You have come to show you go on
Near, far, wherever you are
I believe that the heart does go on
Once more you open the door
And you're here in my heart
And my heart will go on and on
Love can touch us one time
And last for a lifetime
Anlatmak niyetleri
Kelimeleri
Akıl edilenleri
Düşünceleri
Dilin ucuna gelenleri
Sarsmadan güveni
Kulağa hoş gelenleri
İnce sözleri
Terazinin kefeleri gibi
Göze almak, olup bitenleri
Gönülden geçenleri
Kaybetmeden sevgileri
Yıllar oldu görmedim, belki de biraz özledim
Nasıl bir sevdaysa ancak kalbimi dağladım
Seni kaybedip ağladım
Üstümden sanki trenler geçti, yine el salladım
Belki sen varsın diye
Belki duyarsın diye
Beni anlarsın, soru sormazsın
Yakalandım
Ah şu sardunyalar
Ah şu sardunyalar
Hangi acının habercisi
Güneş altında kurumuş olmasalar
Dile gelip
Bir bir konuşacaklar da
Aldattığım tüm dişilere
Ne kadar zalim olduğumu anlatacaklar.
Kendi dinlerince
Belki de bu şahitliği
Vazife sayacaklar.
Konuşsunlar istemem
Böyle aleni,
Bir kenara bırakıp tecessüs ve zannın ilavesini
Sardunyalar bahçede dolaşmaya çıkar
Aynalar sırını döker ağlar
Sırlarım dağılır ben de ağlarım
Sızlanmayı bir kenara bırakıp
Geçeyim diyorum anadan babadan eski yarlardan
Bilmem sevebilir miyim bir başkasını
Sardunyalara yakalanmadan
Çemende bülbülü hayretle lâle benzettim.
Görünce Sarıkaya içre rûy-i dildârı
Güneş içinde anı nev-nihâle benzettim!
Uyan ki hâb-ı gafletten bu mülk zîrâ perîşandır.
Cihâna kılma rağbet meyl edüp de mekr-i şeytâna,
Emânet eyleme nâ-ehle, Hak nigehbandır.
Serîr-i saltanatta olma gafil bir an İlhâmî,
Sana da bâki kalmaz çünkü bu bir çerh-i devrandır.
Qui soudain nous retient
L'annonce d'un rivage
Au terme d'un long voyage
Tout ce bonheur qu'on sent
Sous le cristal du temps
Un peu plus qu'un regard
Le début d'une histoire
C'est un aveu
Du fond des yeux
C'est entre nous
Un amour fou
Quand tu es là
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...