5 Temmuz 2023 Çarşamba

Terkib-i Bend & Ziya Paşa* **


IX

1.

Pek rengine aldanma felek eski felektir 

Zirâ feleğin meşreb-i nâ-sâzı dönektir

 

2.

Yâ bister-i kemhada ya vîrânede can ver 

Çün bay u gedâ hâke berâber girecektir.

 

3.

Allâh'a sığın şahs-halîmin gazabından 

Zirâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir.

 


4.

Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma 

Zer-dûz palan ursan eşek yine eşektir

 

5.

Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdîr 

Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir.

 

6.

Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz 

Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir.

 

7.

îmân ile din akçadır erbâb-ı gınâda 


Nâmus u hamiyyet sözü kaldı fukarâda



Günümüz Türkçesiyle

1.

Zaman değişmiş gibi

görünse de dünya

düzeninin hilelerine yine

aldanma,

değişen bir şey yok. 

Zira dünya dönek tabiatlıdır,

güvenilmez.

 

2.

Ya ipek kumaşlı bir yatakta

ya da


viranede öl, ne fark eder. 

Çünkü zengin ve yoksul aynı t

Toprağa

gireceklerdir.

 

3.

Sessiz duran, yumuşak

huylu görünen,

kimselerden kork, sabırları

taştığında

karşılarında durulmaz. 

Zira yumuşak huylu atın

da çiftesi

güçlü olur.

 

4.

Üniforma, mayası bozuk


olana
soyluluk vermez. 

Eşeğe sırma işlemeli eyer

vursan da eşek yine eşektir.

 

5.

Nasihat ile uslanmayanları

önce kınamalı, azarlamalı. 

Azarlamakla da akıllanmazsa,

hakkı dayaktır.

 

6.

Milyonla çalanın yeri,

memurluk derecelerinin en

yükseğidir ve derece veren,

baş yükseltendir. 

Birkaç kuruş rüşvet alanın

cezası ise kürektir.

 


7.

Zengin olanlarda sermaye,

din imandır, işlerini bunları

kullanarak yürütürler. 

Namuslu olma, yurdunu

yakınlarını düşünme,

koruma gayreti yoksullara

kaldı.


*

*Ziya Paşa'nın ünlü eseri Terkib-i Bend on iki benttir.

(enyiyiarkadaskitap.blogspot.com)


IV

1.

Bir katre içen çeşme-i

pür-hûn-ı fenadan 

Bâşın alamaz bir dahi

bârân-ı belâdan

 

2.

Âsûde olam dersen eger

gelme cihâne 

Meydâne düşen kurtulamaz

seng-i kazâdan

 

3.

Sâbit-kadem ol merkez-i


me'mûn-ı rızâda 

Vâreste olup dâire-i havf

u recâdan

 

4.

Dursun kef-i hükmünde

terâzû-yı adâlet 

Havfın var ise mahkeme-i

rûz-ı cezâdan

 

5.

Her kim ki arar bûy-ı vefâ

tab'-ı beşerde 

Benzer ana kim devlet

umar zıll-ı hümâdan

 

6.


Bî-baht olanın bağına bir

katresi düşmez 

Bârân yerine dürr ü güher

yağsa semâdan

 

7.

Erbâb-ı kemâli çekemez

nâkıs olanlar

Rencîde olur dîde-i huffâş

ziyâdan

 

8.

Her âkile bir derd bu

âlemde mukarrer 

Râhat yaşamış var mı

gürûh-ı ukalâdan

 


9.

Hâlletmediler bu lügâzın

sırrını kimse 

Bin kâfile geçdi

hükemâdan fuzalâdan

 

10.

Kıl san'at-ı Üstâd'ı

tahayyürle temâşâ 

Dem urma eger ârif isen

çûn ü çerâdan

 

11.

İdrâk-i me'âli bu küçük

akla gerekmez 

Zîrâ bu terâzû o kadar

sıkleti çekmez



 

 

Günümüz Türkçesiyle

 

 

1.

Yokluğun kan dolu

çeşmesinden bir damla

içen,

bir daha bela yağmurlarından

başını alamaz.

 

2.

Eğer mutlu olayım dersen

bu cihana gelme;

(çünkü) mey¬dana düşen,

"kaza" taşından kurtulamaz.



3.

Korku ve ümit (yalvarma)

dairesinden kurtulup razı

olmanın (hoşnutluğun,

tevekkülün)

emniyetli merkezinde sabit

ayaklı ol.

 

4.

Ceza gününün mahkemesinden

korkun varsa hükmünün elinde

adalet terazisi bulunsun

(yargıların adaletli olsun).

 

5.

İnsanın yaratılışında vefa

kokusu arayan kişi, Hüma


kuşunun (devlet kuşunun)

gölgesinde devlet (mevki,

saadet, ikbal) arayan kişiye

benzer.

 

6.

Gökten yağmur yerine

inci ve elmas yağsa bahtsız

olanın bağına bir damlası

(tanesi) düşmez.

 

7.

Eksik olan kişiler olgun

kişileri çekemez;

(nitekim) yarasanın gözü

ışıktan incinir (rahatsız olur).



8.

Her akıllının bu âlemde bir

derde uğrayacağı

kararlaşmıştır (bellidir);

akıllılar topluluğundan,

rahat yaşamış olan (biri)

var mı?

 

9.

Erdemli kişilerden ve

filozoflardan bin kafile

(gelip) geçti;

(ama) bu bilmecenin sırrını

kimse hâlledemedi.

 

10.

Eğer arif isen "nasıl" ve


"niçin"lerden bahsetme

(bunlarla uğraşma);

Üstad'ın sanatını

hayretle seyret.

 

11.

Yüce anlamı idrak etmek

bu küçük akla gerekmez

(aklın işi değildir);

zira bu terazi (akıl) o

kadar ağırlığı çekmez.





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne içindeyim zamanın & Ahmet Hamdi Tanpınar

Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...