21 Aralık 2022 Çarşamba

İstanbul & Puşkin*


Gâvurlar bugün İstanbul’u övüyorlar,

Ama yarın demir kılıç kabzalarıyla,

Uyuyan yılan gibi ezerler

Ve öylece bırakıp giderler.

İstanbul, beladan önce uyudu.


İstanbul peygamberinden feragat etti;

Köhnemiş Doğu’nun gerçekleri

Yalancı Batı kandırdı onu

İstanbul tatlı günahların esiri oldu

Doğayı ve kılıcı aldattı.

İstanbul savaş terini unutup

Namaz saatlerinde şarap içiyor.(*)


Sadede gelmeden önce meraklısı için Rusça aslını da verelim:

Стамбул гяуры нынче славят,

А завтра кованой пятой,

Как змия спящего, раздавят

И прочь пойдут и так оставят.

Стамбул заснул перед бедой.

Стамбул отрекся от пророка;

В нем правду древнего Востока

Лукавый Запад омрачил —

Стамбул для сладостей порока

Мольбе и сабле изменил.

Стамбул отвык от поту битвы

И пьет вино в часы молитвы.




(*)
Kimi Puşkin, kimi pişkin… - tanyerihaber

Büyük şâir, bu şiiri 1830 yılında yazıyor…

Osmanlı’nın, bizim Kars deyimiyle “daha bro-bro zamanı”… Üç kıtada hüküm sürüyor ve kılıcının önü de kesiyor, arkası da…

Puşkin, müneccim değil ama…

Özellikle Doksan Üç Harbi (Hicri 1293, Miladi 1877-1878) ile başlayan büyük çöküşü o günden kestiriyor büyük şâir…

(Bilahare büyük Rus yazar Dostoyevski’nin, daha mistik bir tavırla “Puşkin, bize gelecekten


haber veren bir peygamberdir”  demesinin buna bir dahli var mıdır bilemiyorum. En azından ironik ama gerçekçi bir tespittir denilebilir.)

Ki, 1840 yılında doğan Namık Kemal, 1880 yılında:

“Kilâb-ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar

Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb-ı gafletten…”

Diyerek feryat ettiğinde, Puşkin, daha o doğmadan bir düelloda çoktan pisipisine ölmüştü…

***

“Gâvurlar bugün İstanbul’u


övüyorlar,

Ama yarın demir kılıç kabzalarıyla,

Uyuyan yılan gibi ezerler”


Tarih adına azıcık mürekkep yalayan dostlar, söyleyiniz lütfen! Aynen öyle olmadı mı?

Çelikten kılıç kabzalarıyla ve demir ökçeleriyle girip İstanbul’u ayakları altında ezmediler mi?

Kadınlarımızın iffetine lâf ettiği için üçüncü bölümü buraya almadım ama ikinci kıtada:

“İstanbul peygamberinden feragat etti”

Derken, başımızda durup bize


hükmeden, aynı zamanda “Halife-i Rû-yu Zemin” sıfatını taşıyan Padişah efendimiz değil miydi?


























1 yorum:

Ne içindeyim zamanın & Ahmet Hamdi Tanpınar

Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...