15 Ocak 2025 Çarşamba

İstemem & Fatih Sultan Mehmed *


Sen kokmayan gülü neyleyim,

Neyleyim sensiz baharı?
Sen doğmayan günü neyleyim,
Neyleyim sensiz ben dünyayı?

Senin tenine değmeden gelen yağmuru istemem,
Meltemi istemem.
Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar,
Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem.

Bülbüller söyleyecekse seni söylesin,
Senden okumayan bülbül olsa dinlemem.

Özlemim sen olacaksan yansın yüreğim,
Sılası sen olmayan gurbeti istemem, vatanı istemem.


Bir ateş yakacaksa beni kalbimden,

Senin aşkının ateşi yaksın,
Senden gayrı başka bir aşkla kül olursa kalbim,
Bu kalbi istemem, ateşi istemem, koru istemem.

Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun,
Ben senin çölünü isterim, suyu istemem.

Sana çıkacaksa durmaz yürürüm,
Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem.

Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem.
Kalbini fethedecekse geçerim bin


Sina’yı birden.

Yoksa neyime?
Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem.

Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul’un.
Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için.

Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul’u istemem.

Ben bir garip yunusum, yazdığım sensin, yandığım sen.

Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem, kâğıdı istemem.

Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim.


Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem…




*Fatih Sultan Mehmed ve Şiir

*Ömrünü at sırtında, savaş meydanlarında, seferden sefere koşturarak geçirmiş, ismini dünya tarihine yazdırmış, “İstanbul Fatihi” unvanını almış, peygamber efendimizin övgüsüne nail olmuş, büyük bir askeri deha ve komutan... Fatih Sultan Mehmed Han... Nam-ı diğer Avni!

 


Hepimiz
Fatih Sultan Mehmed’i büyük bir cihangir olarak biliriz. Lakin bu azametli padişahın bir de şairlik yönü var. Günümüze yaklaşık 70 civarı şiirden oluşan bir divan bırakan Fatih, Klasik Türk Edebiyatı için fevkalade değerli şiirler yazmıştır. Onca devlet meşgalesi altında şiir yazması, onun ne kadar müstesna bir kişilik olduğunun da göstergesidir.

Fatih, devrinin önemli ilim, fikir ve sanat hocalarının terbiyesi altında yetişmiş ve almış olduğu bu eğitim onun hem bir cihangir olmasını hem de şiir yazacak kadar sanatkâr bir karaktere sahip olmasına vesile olmuştur. Fatih’ten sonra da siyasi ve askeri başarıları kültür ve sanatla desteklemek, Osmanlı hanedanının


bir geleneği olarak devam edecektir.

 

Fatih’in şiirlerinde kullandığı mahlası “Avni” dir. Kelime olarak “yardım eden, arka çıkan, imdada yetişen” anlamı taşır. Şiirlerinde akıcı bir üslup kullanmıştır. Tasvirleri oldukça başarılıdır. Arapça- Farsça tamlamalardan ziyade Türkçe ifadeler kullanmayı yeğlemiştir. Edebi sanatları da kullanmıştır ancak bunları amaç edinmemiştir. Sözünü gerektiğinde sanatlı söylemiş ama asla sanat endişesiyle söz söylememiştir. Aruz veznini ustaca kullanmış, aşka, aşığa, maşuğa dair ifadelere şiirlerinde yer vermiştir.


Eyleme gönlün gözün cevr ile Avnî’nin harâb

Dürr ü gevherler verir bu bahr ile kânım sana

(Sevgilim!) Eziyetlerinle Avnî’nin gözlerini ve gönlünü harap etme! Zira bu deniz (gibi coşkun gözlerim), sana inciler; bu maden ocağı (gibi gönlüm) de mücevherler sunar.

 

Bir diğer dikkat çekici husus da şiirlerinde sağlam bir İslâm itikadının görülmesidir. Kuran, hadis, fıkıh gibi ilimlerdeki bilgi ve birikimi elbette şiirlerine de yansımıştır. O, bir cihan sultanıdır ama, dünyadan sıkıldığında


tasavvufi dizelerde Cemal- Mutlak'a uzanan yolları aramıştır hep.

 

“Bugün mülk ü hazâyinher ne cem ‘iyyet ki cem’ itdün

Mey ü mahbûba sarf olmazsa ‘Avriîcümle zâyi’dür”

 beyitinde olduğu gibi son derece serbest, şuh, âşıkane bir eda ardında gizli bir dindarlık hâkimdir. Aynı zamanda güçlü din bilgi­si, dil ve mantık hâkimiyeti ve şiirde geçerli olan tasavvuf remizlerini ustalıkla kullanarak:

“Kâ’be lıakkı ‘Avnî baş eğmez nemâza yüz yumaz

 Kaşlarun mihra­bına secde yiter kıblem bana”

gibi sözlerle okuyucusunu dehşete düşürecek ve şiirden anlayanlara sürekli bilmece kabilinden mesajlar gönderecek ifade ve imajlar kullanmaktan hoşlanır.

 

Çağ açıp çağ kapatan bir padişahın dünyanın bütün gailelerinden sıyrılarak sanata önem vermesi ve şiir yazması takdir edilmesi gereken bir durumdur. Fatih, şiiri sevgiliyi anlatmada bir vasıta olarak görmüştür. Onun şiirlerinde sevgiliyle ilgili olarak pek çok duygu, düşünce, hayal, benzetme ve mecaz vardır. O, mutasavvıfâne bir eda ile, ilâhî sevgiliye karşı beslediği duygu ve düşünceleri, kimi zaman pek çok divan şairinde görülebilecek ifadelerle dile getirmiş; kimi zaman da orijinal hayaller, mecazlar ve benzetmelerle ortaya koymuştur.

Son olarak peygamber efendimiz için yazdığı “İstemem” adlı şiirle fethin 566. yıldönümünde bu büyük Osmanlı padişahını bir kez daha gururla anarak yazımızı noktalayalım.













































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Avuçlarımda Hala Sıcaklığın Var & Yusuf Nalkesen*

Avuçlarımda hala sıcaklığın Sıcaklığın Sıcaklığın var, inan. "Unuttum" dese dilim; yalan. Yalan. Yalan. Billahi yalan, Vallahi yal...