3 Eylül 2022 Cumartesi

Vermek & Halil Cibran


Sonra, varlıklı bir adam konuştu: 'Bize vermekten bahset.'

Ve o cevap verdi:

'Sahip olduklarınızdan verdiğinizde,

çok az şey vermiş olursunuz;

Gerçek veriş, kendinizden vermektir.

Çünkü sahip olduklarınız, yarın ihtiyacınız olabilir

diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?

Ve yarın, kutsal şehre giden hacıları takip ederken, kemiklerini,

iz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?

Ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka bir şey değil midir?

Kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,

tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?

Çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler, bunu

gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,

ki bu da armağanlarını yararsız kılar.

Ve bazıları vardır ki, çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.

Bunlar hayata ve hayatin definesine inananlardır,

ve kasaları hiç boş kalmaz.

Bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.

Bazıları ise ıstırap içinde verirler ve bu acı onların vaftizidir.

Ve bazıları vardır ki, ne vermenin acısını hissederler,

ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;

Onlar, şu vadideki mersin ağacının kokusunu salışı gibi verirler.

Böyle kişilerin ellerinde Tanrı dile gelir ve

onların gözlerinden Tanrı, dünyaya gülümser.

İstendiği zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat

istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

Ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak,

veriş olayından daha fazla sevinç getirir.

Vermekten alıkoyacağınız herhangi bir şey olabilir mi?

Sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.

Öyleyse simdi verin ve vermenin hazzını

mirasçılarınız değil siz yasayın..

Çoğunlukla söyle dersiniz:

'Vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.'

Ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür,

ne de çayırdaki sürüler.

Onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yaşayabilsin diye verirler.

Herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden

bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.

Ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan,

sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.

Faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve

güvenden daha büyük bir değer var midir?

Ve siz kim oluyorsunuz da, onların göğüslerini yırtarak

gururlarını korunmasızca ortaya seriyor, sonra da

onların değerlerini örtüsüz ve gururlarını

utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?

Önce kendinizi vermeye hak kazanmış ve

verme olayında bir aracı olarak görün.

Çünkü gerçekte her şeyi veren hayattır

ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde,

sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.

Ve siz alıcılar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz, ne kendinize

ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için,

hiç bir minnet hissi taşımayın.

Bunun yerine, armağanları kanat yaparak,

verenle beraber yükselin;

Çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak,

annesi özgür yürekli dünya,

babası evren olan cömertlik olgusundan

şüphe etmek demektir...'










 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne içindeyim zamanın & Ahmet Hamdi Tanpınar

Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...