Bataklık yerde, sığlıkta
Nehirde yetişir gururla
Mavi güzel yapraklı
Akonoit derler tıpta
Yaratıcı eliyle ekilmiş
Akonitin kökü
İnsanları cezbediyor
Mezara da yerleştirir
Avraama’a yerleştirir
Kral Nimrod’un (Nemrut) sarayında memur olarak görevli olan babası Terah, oğlunun doğumunun şerefine, evinde büyük bir ziyafet tertipledi. Davete saray erkânı, yüksek düzeyde saray görevlileri davetliydi. Sarayın müneccim başı, bu davetin şeref konuğuydu. Oldukça yaşlı olan müneccimbaşı, sofrada şarabı fazlaca kaçırmıştı. Yıldızlar gökyüzünde yükseldiği zaman, sarhoş adam gözlerini gökyüzüne dikti. Yıldızların hareketlerini izliyordu. Birdenbire yerinden fırladı ve haykırmaya başladı:
“Bakın gökyüzünde bir kapı açıldı, doğudan bir yıldız yükseldi. Işıklarını cennete doğru gönderiyor,”dedi.
Diğerleri gökyüzüne baktılar ve hiçbir şey görmediler.
“Aptallar!” diye bağırdı yaşlı adam.
“Siz henüz görmemiş olabilirsiniz, ama ben gördüm; size söylüyorum, bu bir kehanettir,”dedi.
Müneccimbaşı, Kral Nimrod’un en bilgili ve uzman sihirbazı ve yıldız bilimcisiydi. Yıldızları gözlemler ve kehanetlerde bulunurdu.
“Bakın bu ne kadar parlak bir yıldız. Küçük yıldızları içine çekip yutuyor. Bakın, bakın bir, iki, üç, hatta dördüncü bir küçük yıldızı bile içine çekti. Bu bir kehanettir. Başımıza büyük bir felaket çökecek. Hatta bir sürü felaket.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder