Bir armağan aldım sevgilimden,
Nasıl da eli açık olduğunu,
Anımsatan bir armağan.
Dudaklarıma götürdüm öptüm,
Çünkü ona elleriyle dokunmuştu.
Kuşkusuz değerlidir sevgilinin armağanı
Ama ben de, en değerli şeyimi
Armağan etmiştim ona,
Yüreğimi…
*Yolların Başlangıcı & Amin Maalouf
(s.82)Mustakbel dedem, bu satırların yanına “Amerikan topraklarındaki bir dostun gönderdiği bir armağan vesilesiyle” yazdığını not etmiş. … .. “sevgili”, “el-habîb” … ..
(s.83)Bu dizelerden, gereğinden fazla sonuç çıkarmak istemiyorum. Olsa olsa dedemi Amerika’ya götüren nedenlerin birden çok olabileceğini düşündürüyor bana: O zaman dek Yeni Dünya’ya yerleşmiş , çok sayıda kuzeni ve dostu olmuştu; büyük olasılıkla da hepsinden daha çok sevdiği ve yeniden görmek için sabırsızlandığı bir kadın vardı bunların arasında; ve bir de, birkaç yıldır Küba^dan, yanına gelmesi için ısrar edip duran bir erkek kardeş….
... ..
… ..
Bu izlenimimi doğrulayan başka bir tanıklık daha gerekirse, aynı 1900 yılında, kısa süre önce New York’a yerleşen, Selim adında ve çok sevdiği bir kuzenine yazdığı şu dizeleri gösterebilirim:
Yüreğim şimdiden senin olduğun ülkede,
Gözlerim hep o uzak kıyılara çevrili.
Bir zamanlar Cennet gibi gördüğüm Zahle’yi
Şimdiyse dar geliyor taşı toprağı,
Tiksiniyorum sürdüğüm yaşamdan, öğretmenlikten
Kaçıp gidecek gibi oluyorum kimi zaman, koşarak,
Birinden kaçar gibi, utanç içinde, yenik…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder