Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
Ehl-i dildir diyemem sînesi sâf olmayana
Ehl-i dil birbirini bilmemek insâf değil
Yine endîşe bilir kadr-i dür-i güftârım
Rûzigâr ise denî dehr ise sarrâf değil
Girdi miftâh-ı der-i genc-i ma'ânî elime
Âleme bez-i güher eylesem itlâf değil
Levh-i mahfûz-ı suhandir dil-i pâk-i Nef'î
Açsun bizim de gönlümüz, sâki medet, sun câm-ı Cem.
Erdi yine ürd-i bihişt, oldu havâ anbesirişt,
Âlem bihişt-ender-bihişt, her gûşe bir bâg-ı irem.
Gül devri ıyş eyyâmıdır zevk u safa hengâmdır,
Âşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhunde-dem.
Dönsün yine peymâneler olsun tehî humhâneler,
Verenden isteyeceğiz
Takdir edilene razı olacağız
Her şeyin zamanı var
Kaderi bekleyeceğiz
Usulünce sabredeceğiz
Kalpler istese de
Ölçüyü koruyacağız
Sınırlar içinde
Mutluluk kalplerimizde
İyilik dolu yürekler
Hayallerine kavuşur
Vaad edilen Cennette
Dünden kalan hayaller
Bugünün gerçekleri
Gülümseyen yüzlerı
Mırıldanan duaları
Kulaklarda duyacağız
Teselli bulacağız
Vakti gelince buluşacağız
Hasret duyulunca
Kalpler isteyince
Gerçek olur inanınca
Hasret biter
Gönüller durulur
Bir araya gelince
Mesafeler kısalır
Vakur duruş korunur
Beklenmedik şekilde
Rahatsızlanınca
“İnelim..” deyince
“Sağda duralım” diye
Seslenirim şoföre
Kaldırım kenarında
Karanlıkta oturunca
Soğuk su iyi gelir
Yüzümüz açılınca
Gözümüz aydınlanınca
Koyu karanlıktan çıkmak
Deniz kenarında
Rüzgar alınca
Kayalar üzerinde
Biraz sakinleyince
Suyu döken ellerim
Alnını tutunca
Şefkat dolu kalbim
Tertemiz niyetim
Yüreğim titreyerek
Beklerken masumca
Karşıda Kız Kulesi
Daha arkada
İstanbul silüeti
Ayasofya ve Sultanahmet
Sessizce beklerken
İyi olduğunu görünce
Güzeli güzel çirkini çirkin severim
Güneşi güneşte yağmuru yağmurda severim
Ve seni bir başka severim
Geceyi gece sever gündüzü gündüz severim
Gülü gül goncayı gonca severim
Tatlıyı tatlı ekşiyi ekşi severim
Ve seni bir başka severim
Sabahı sabah akşamı akşam severim
Toprağı bağrında yosunu üstünde severim
Yeşili yeşil alı al severim
I see them bloom for me and you
I see skies of blue and clouds of white
The bright blessed days, the dark sacred nights
I see friends shaking hands, saying,
"How do you do?"
They're really saying,
"I love you"
Kahrında hoş lütfunda hoş
Ya dert gönder yahut deva,
Kahrın da hoş lütfunda hoş.
Hoştur bana senden gelen,
Ya hil’at-ü yahut kefen,
Ya taze gül yahut diken,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Gelse celalinden cefa,
Yahut cemalinden vefa,
İkisi de cana safa,
Ey padişah-ı lem yezel,
Zat-ı ebed, hayy-ı ezel,
Ey lütfu bol, kahrı güzel,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Ağlatırsan zari zari,
Verirsen cennette huri,
Layık görür isen nar’ı
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Gerek ağlat gerek güldür
Gerek dirilt, gerek öldür,
Aşık YUNUS sana kuldur,
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
Kahrın da hoş lütfun da hoş.
You're enchained by your own sorrow
In your eyes, there is no hope for tomorrow
How I hate to see you like this
There is no way you can deny it
I can see that you're oh, so sad, so quiet
Chiquitita, tell me the truth
I'm a shoulder you can cry on
Your best friend, I'm the one you must rely on
You were always sure of yourself
Now, I see you've broken a feather
Kadem-i resmini ol Hazreti Sâh-i Resûlün
Gül-i gülzâri nübüvvet, o kadem sahibidir
Ahmeda durma yüzün sür kademine ol gülün
Bir ben gibi cihanda avare var mı Yarab
Lütfu rahmane nice muradım var
Çün dürüst etmişim hudaya gönül
Mededi hakka itimadım var
Leşkerü male ittka etmem
Askeri gaybe istinadım var
gülümseyişin ses olsa
gözlerinin içi gülse
nefesin yüzüme değse
ayaklarım yerden kesilse
bulutlar taşısa
sevgiyi, mutluluğu
kalplere doldursa
başım dönse
rüya bitmese
gülen yüzün karşımda
anlam dolu baksa
ellerin öpücük gönderse
kulaklar duymasa
gönüller anlasa
hep yanımda dursa
rüya bitmese
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
Saltanat dedikleri bir cihan kavgasıdır,
Olmaya baht ü saadet dünyada vahdet gibi
Ger huzûr etmek ey Muhibbî, fârig ol;
Olmaya vahdet makamı gûşe-i uzlet gibi!
Safa sürki bu dünya bi vefadır
Kişi olmak gerek ancak ferahlamak
Hemen zevk eyle canım olma gamnak
Güfira gelse sihri beyandan heber verir,
Hısınla baksa vermez eman
Rüstemi zeman
Kirpiği, kaşı tirü kemandan haber verir
Hepsi de başka türlü seviyor.
Herkes herkesi sevmesin, gerek yok
Adam azaldı, sevgi de elden gidiyor.
'Bana sen haklısın diyorlar,
Hayır hayır, ben çok haklıyım.' bilen biliyor.
Bu yarışın dışında kalanlar,
Adamı sevgi, sevgiyi de adam ediyor
Göz nurunu kitaplara dökmek varken
Avare gezerdi caddelerde.
Dünya böyledir zaten,
Kadın olmasın ara yerde.
Bir varmış, bir yokmuş aramızdaki dostluk.
Kızına kıl kadar olsun göz koysaydım,
Derdim, buydu korktuğu.
Odama uğramaz oldu, semtimden geçmez;
Oysa bir ben vardım içli dışlı olduğu.
Mi dicevi tu non m'ami più
E fu così che in settembre
Il sorriso tuo finì
Fotografie forse un po' ingiallite
Come le foglie che gia son cadute
Solo un ricordo forse un po' sfocato
E tutto quello che mi resta di te
Melancolie in settembre
Ti chiedevo quando tornerai
Non m'aspettar in settembre
Quest'è l'ultimo per me
Solo un ricordo forse un po' sfocato
E tutto quello che mi resta di te
Melancolie in settembre
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Eski kafalıyım
Bir seni bilirim
Bir de adın geçince sıkışan kalbimi”
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum…
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...
