Esti Nesîm-i nevbahar, âçıldı havâ anber subhdem,
Açsun bizim de gönlümüz, sâki medet, sun câm-ı Cem.
Erdi yine ürd-i bihişt, oldu havâ anbesirişt,
Âlem bihişt-ender-bihişt, her gûşe bir bâg-ı irem.
Gül devri ıyş eyyâmıdır zevk u safa hengâmdır,
Âşıkların bayramıdır bu mevsim-i ferhunde-dem.
Dönsün yine peymâneler olsun tehî humhâneler,
Rakseylesün mestâneler mutribler ettikçe negam.
Bû demde kim şâm ü seher meyhâne bâga reşk eder,
Mest olsa, dilber sevse ger mazurdur Şeyhüllharem.
Yâ neylesün biçareler, âlüfteler, âvâreler!
Sâgar suna mehpareler nûş etmemek olur sitem…
Yâr olâ cam-ı Cem ol böyle dem-i hurrem ola,
ârif odur bu dem ola ıyş u tareble nuğtenem!
Nef’î’nin eski edebiyatımızda çerçevesi içinde pek başarılı olan bu mısraları bir tabiat cümbüşünün şahane ifadesidir: İlkbahar rüzgarı esti, sabahın erken saatlerinde güller açıldı, bizim de gönlümüz açılsın! Ey içki veren, bize ünlü İran hükümdarı Cemşid’i sonsuz bir haz ve neşe içinde kendinden geçirmiş olan kadehi sun! Yine cennet havası erdi,yetişti, geldi; hava anber gibi güzel kokularla doldu. âlem cennet üstüne cennetmiş gibi bir hal aldı, şimdi her köşe bir cennet bahçesi! Gül devridir, yiyip içme günleridir, zevk ve sefa hengâmıdır; bu parlak mevsim âşıkların bayramıdır! Yine kadehler dönsün, şarap küpleri boşalsın! Çalgılar çalınıp şarkılar söylendikçe aşk ve şevkle kendinden geçmiş insanlar sabah akşam raks etsinler! Öyle bir mevsimdeyiz ki sabah akşam meyhane bağları, bahçeleri kıskanır; tabiat, bugünlerde meyhanelerden daha neşe ve coşkunluk verici! Şeyhülharem, Kâbe’nin korunmasında görevli koyu Müslüman, büyük din adamı, sarhoş olup, taşkınlık getiren bir bahar bu! Hal böyleyken, bu hava içinde Şeyhülharem baştan çıkacak haldeyken, ya biçareler, avareler, alüfteler ne yapsınlar! Ay yüzlüler kadeh sunarken alıp içmemek, onları geri çevirip incitmek olur mu?
🍀☘🌿🍀☘🌿❤🌿☘🍀🌿☘🍀
YanıtlaSil