Key bilig mülkin eylegen teshîr
Nîze-i kilk birle ââlem-gîr
(Ey bilgi ülkesini büyüleyen, kalem mızrağıyla alemi fetheden;)
Çün çikip til salâ-yi nazm salıp
Dehr mülkin bu tîğ birle alıp
(Dil çekip şiir salasını salarak dünyayı bu kılıçla alan;)
Nazm kişver-sitânı hem sinsin
Belki sahib-kırânı hem sinsin
(Şiir ülkesi sensin, belki padişahı sensin.)
...
Yana bu kim alar kılurda rakam
Fârsîni meger ki irdi kalem
(Yine hikâye ederken, eserlerini Farsça yazdılar.)
Ki ni kim kilk savtı saldı sadâ
Fârsî lafz birle taptı edâ
(Ne zaman kalem sesi yükseldiyse, Fars diliyle eda verdiler.)
Fârsî bilgen eyledi idrâk
Lîk mahrûm kaldılar Etrâk
(Farsça bilenler anladı, fakat Türkler
mahrum kaldı.)
Sin çü nazmıngnı Türktâz itting
Fârsî tildin ihtirâz itting
(Sen şiirini Türkçe ile yazdın, Fars dilinden sakındın.)
...
Dehr ara Şeh çü Türk vâkıdur
İl ara Türk lafzı şâyidür
(Dünyada Padişahlar Türkdür, ülkelerde Türk Dili yaygındır.)
Çün bu manîni eyleding melhûz
Türk ulus dağı boldılar mahzûz
(Bu mânâyı düşünebildiğin için, Türk Ulusı da memnun oldular.)
….
Türk nazmıda çü min tartıp âalem
Eyledim ol memleketni yek-kalem
(Türk şiirinde ben bayrak açıp, o memleketleri tek kalem eyledim.)
Tört dîvân birle nazm-ı Penç Genc
Dest birdi çikmeyin endûh u renc
(Dört divan ile Beş mesnevi el verdi, bundan sonra sıkıntı ve eziyet çekmeyin.)
Nazm nesrim kâtib-i tahmîn-şinâs
Yazsa yüz ming beyt iter irdi kıyâs
(Düzyazı ve nesrimi bilenlerin tahminine göre, hepsi yazılsa yüz bin beyit ederdi.)
….
Bilig tahtı üzre çıkıp olturay
Hayâl ilçisin her taraf çapturay
(Bilgi tahtı üzerine çıkıp oturdum, hayal elçisini her tarafa gönderdim.)
Nümûdâr-ı resmi riyâset kılıp
İbâ eylegenge siyâset kılıp
(Hakanlığımı herkese ilan ettim, razı olmayanlara cezasını verdim.)
Me'ânî sipâhını cân mülkidin
Ni cân mülkidin lâ-mekân mülkidin
(Maânî askerlerini can ülkesinden, ne cân ülkesi belki mekânsızlık ülkesinden;)
Yasak birle yitkürmeyin fevc fevc
Ki tutsun çirigni hazîz velî evc
(Hazırlayarak kafile kafile gönderdim ki askerini yer, belki gök tutsun.)
...
Memâlik ki tab eylemiş irdi feth
Ol iklîm kim bolmamış irdi feth
(Ülkeler ki şâirlik tabiatı feth etmişti, onlar daha önce feth edilmemişti.)
Ni iklîm bel kim cihân kişveri
Ki tapmış idi feth-i İskenderî
(Ne ülke belki cihân ülkesi, İskenderin fethi ile bulunmuştu.)
...
Niçük kim Sikender kizip huşk u ter
Musahhar kılay nazm ile bahr u ber
(Nasıl ki İskender yaş kuru gezmişti, ben de şiirle karayı ve denizi emir
altına aldım.)
Ki ya'nî çikip hâme-i hoş-hırâm
Sikender işige kılay ihtimâm
(Ki yâni hoş salınan kalemi çektim, İskender'in işine özen gösterdim.)
*Ali Şir Nevâî (kirmizilar.com)
*Osmanlının Hayaleti & Erhan Afyoncu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder