[Bölüm]
Yetmez, tacını, tahtını, bahtını versen yetmez
Yetmez, varını, yoğunu, çoğunu sersen yetmez
Eğmez başını bu yürek ölse, çula çaputa eğmez
Ruhum aşkın esiri, başka esaret sevmez
[Ön Nakarat]
Malımı al, mülkümü al, olsa gel, samur
Yetmez, tacını, tahtını, bahtını versen yetmez
Yetmez, varını, yoğunu, çoğunu sersen yetmez
Eğmez başını bu yürek ölse, çula çaputa eğmez
Ruhum aşkın esiri, başka esaret sevmez
[Ön Nakarat]
Malımı al, mülkümü al, olsa gel, samur
Gerçi vîrâne isen genc-i mutalsamsın sen
Secde-fermâ-yi melek zât-ı mükerremsin sen
Bildiğin gibi değil cümleden akvâmsın sen
Rûhsun nefha-i Cibril ile tev’emsin sen
Sırr-ı Hak’sın mesel-i İsi-i Meryem’sin sen
Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen
Merteben ayn-ı müsemmâdadır esmâ sanma
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra
Biz öldük, siz kaldınız.
Diyelim ki,
Kurudu ormanlar, nehirler, yuvalarında kuşlar.
Diyelim ki,
Ateş olup küller üfürdünüz memlekete.
Baktınız,
Kalmamış yakacak tek bir ağaç,
Sönmeyen ocak,
Akacak tek damla gözyaşı.
Sonra..?
Geçip ortasına ölümün düğün mü kuracaksınız..?
Diyelim ki kurdunuz,
Külden ağaçlar,
Uçmayan kuşlar,
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.
insanlardan buz gibi soğudum,
işte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Başakları şimdiden göğe ermiştir
Dağlarını gelincik basmıştır
Yer, gök ve yürek çiçek açmıştır
Kirazlar olmadan tez vakitte
Asmanın sürgün veren dallarında
Nergisin, zerenin taç yapraklarında
Seninle baharı kutlamaya geliyorum
Başımı omzuna yaslamaya
Hayata yeniden başlamaya
Bağında, bahçende, pınarlarında
İçimi yıkamaya geliyorum
Caddelerinde kızlarla oğlanlar
Oynaşıyordur şimdi, ah, hem de nasıl
Başlayan, biten, tazelenen aşklar
Başlıyor ömrümüzde yeni bir fasıl
Deep in my heart there's desire for a start
I'm dying in emotion, it's my world in fantasy
I'm living in my, living in my dreams
[Chorus: solo and falsetto choir]
You're my heart, you're my soul
I keep it shining everywhere I go
You're my heart, you're my soul
I'll be holding you forever, stay with me together
You're my heart, you're my soul
Yeah, a feeling that our love will grow
Farkında olmadım kışın baharın
Her günün üstüne geldi bir yarın
Günden güne beter oldu hallerim
Geçti gitti o güzelim yıllarım
Beyazı sarısı yeşili alı
Oyaladı durdu uzattı yolu
Hayat bir kızgın çöl serapla dolu
Güneş yaktı yaprak döktü dallarım
Geçti gitti o güzelim yıllarım
Polatoğlu gün akşama yaklaştı
Çizgiler çoğaldı saçlar aklaştı
Yürüyorken soluklarım sıklaştı
Birden bire yokuş oldu yollarım
Geçti gitti o güzelim yıllarım
Bizim Nurhak Dağı'na
Kar yağar kar üstüne
Kar yağar kar üstüne
Anadolu yiğidi
Anadolu yiğidi
Yâr sever yâr üstüne
[Nakarat]
Keser döner, sap döner
Et kaçar, kasap döner
Perdenin arkasında
Perdenin arkasında
Bin türlü hesap döner
Bin türlü hesap döner
Sözü bilen kişinin,
Yüzünü ak ede bir söz.
Sözü pişirip diyenin,
İşini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı,
Bal ile yağ ede, bir söz
Kişi bile demini,
Demeye sözün demini
Bu cihan cehennemini,
Sekiz cennet ede bir söz
Yunus şimdi söz yatından
Söyle sözü, geyetinden
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için,
Dalı incitme gönül.
Mevlâ verince azma.
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma.
Külü incitme gönül.
Dokunur gayretine.
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine,
Kulu incitme gönül.
Sevmekten geri kalma.
Yapan ol, yıkan olma.
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...