Benim gibisini dersin
Hint kumaşı zannedersin
Nereden bulacaksın
Derken bile kırarsın
Yakınmaları yok sayarsın
Paranoyaksın
Takıntı der geçersin
Sınırı vardır sabrın
Kalpleri kırarsın
Beni böyle kabul etsin
Çantada kekliksin
Hep böyle gideceksin
Mecbur zannedersin
Sınırları zorlarsın
Sonu gelir sabrın
Yumuşak atın çiftesin
Olsaydı nur yağardı
Bit pazarını
Hatırlar mısın
Ne derlerdi
Yeni evlileri
Bir yastıkta kocayacakları
Araya giren zamanı
Küstüm yastıklarını
Tenleri ayıranı
Boşa giden ısrarları
Mesafe koyanları
"Git öte" diyenleri
Mesafeyi açanları
Sıcaktan fena olanları
Soğuk sardı
Dondu kaldı
Maddi değeri olanı
İnsan olan için anlamı
Saygı duyulanı
Sevilen kadını
Erkeğe yakışanı
Eski bir filmi hatırlatır
Yerçekimi gibi etkiliyeni
Sevilen için kullananı
İki taraflı hissedileni
En güzeli
Başkaları için sürüleni
"Çantada keklik" gibi
Ucuza harcayanı
Sen ne anlarsın der gibi
Senin anladığını
O bilmez mi
gölün yüzünün üstündeki gölgenin
zülfüne tutkunum.
Vadinin büklümündeki su ve
üzerindeki yağmur damlaları ile
salınan dal ne güzel!
Bahar rüzgârının keskin kokusu
ve gencin parlak yüzünün görünüşü
ne güzel!
Bir su şarıltısından ya da
öten bir kuşun şakımasından dolayı
uyku sersemliğinden
göz ucunun ovulması ne güzel!”
Yâ Râb, bu uğursuz gecenin
yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin,
yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın
veriyorsun!
Yandık diyoruz... Boğmaya
kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî
nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle
bu tûfan arasında,
Toprak kesilip, kum
kesilip Âlem-i İslâm;
ölümü kurgulayamam..
yeri yok düşsel serüvenimde...
ağlarım gidenlerin ardından
kaldım diye sevinemem...
gün bu gün
an bu an..
doğum müjdelerle gelir
ölüm yas,ağıt ve figanla..
elde kalan hep bir zan..
geçmiş hatıra
gelecek meçhul...
ilelebet yaşamak
mümkünlü değil
öyleyse aslolan
an da..
doğru yaşamaksa
Sen söylersin söz iç'in de sözün var
Çalarsın çırparsın oğlun kızın var
Şu dünyada üç beş arşın bezin var
Tüm bedesten senin olsa ne fayda
Söylersin de sen sözünden
şaşmazsın
Haramını helalini seçmezsin
Tükenir kepeğin su da içmezsin
Akan çaylar senin olsa ne fayda
Kul Himmet Üstadım gelse otursa
Neden hep benim gibi yandıkça eriyorsun?
Gizli gizli ağlayıp kora dayanan mumum,
Her dem o sevgiliyi andıkça eriyorsun!
Tükendikçe sen bana ızdırap veriyorsun!
Söylesene, sevdanın yarası mı var sende?
Özün beyazken bahtın karası mı var sende?
Hicranın yanıp duran çırası mı var sende?
Sen bu aşkı bir zeval sandıkça eriyorsun!
Acıyı gergef gergef içime örüyorsun!
Tesadüfler kadar
‘Kadınlar Günü’ bahane
Buluşturur inananları
Kalpler sevdiklerini arar
Niyetler, emekler yetmese de
Kader mesafeler aşar
Takdir edilen çıkar
Umulmadık kapılar
Vuslatı cennete bırakanlar
Sevgi dolu dualar
Gelince bahar
Gönüller ferahlar
Yüzlerde güller açar
Gülücükleriyle neşeler saçar
Bir araya gelen kalpler
Neşeyle dolar taşar
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...
