22 Ekim 2023 Pazar

Vasiyet & Pervîn-î İtisamî*


İşte yastığı kara toprak olan

Edebiyat âleminin yıldızı Pervîn’dir
Gerçi felekten acıdan başka bir şey görmedi
Sözleri gerçi olabildiğince tatlıdır
Onca sözün sahibi, bugün
Fatiha ve Yasin istemektedir
Dostların onu anması güzel olur
Dostsuz kalp, üzgün bir kalptir
Gözde toprak çok can yakar
Göğüste taş çok ağırdır
Bu yastığı görüp ibret alır
Her kimin hakikat gören gözü
varsa Her kim olsan ve nereden gelsen de
Varlığın son yeri burasıdır
Bir insan ne kadar zengin olsa da


Bu noktaya varınca fakirdi

Kazâ nerede saldırırsa
Çare teslim olmak, edep itaattir
Doğurmak, öldürmek ve gizlemek
Zamanın eski bir usulü ve tarzıdır
Ne mutlu o kişiye ki bu sıkıntı mekanında
Bir gönle teselli vesilesi olur


*Pervîn İ’tisâmî’nin mezar taşına yazılmasını vasiyet ettiği şiiri


*https://siirantolojim.wordpress.com/2022/04/28/pervin-itisaminin-mezar-tasina-yazilmasini-vasiyet-ettigi-siiri/

*Bağdat’ta Ölüm Hallac-ı Mansur  & 


Wolfgang Günter Lerch


*https://islamansiklopedisi.org.tr/pervin-i-itisami

*Tebriz’de doğdu. Fars ve Arap edebiyatlarıyla ilgili ilk bilgilerini, Fransızca ve Arapça’dan Farsça’ya yaptığı

tercümelerle tanınan babası edebiyatçı ve gazeteci Yûsuf İ‘tisâmî ile özel hocalardan aldı ve sekiz yaşında

şiir yazmaya başladı. 1924’te Tahran’daki Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi. Evlerinin edebiyatçıların buluşma yeri olması onun birçok şair ve edebiyatçı ile tanışmasına ortam hazırladı.

Okuduğu mektepte bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Tahran Üniversitesi’ne bağlı Yüksek Öğretmen Okulu’nun

kütüphanesinde çalıştı. Bu sırada Rızâ Şah Pehlevî’nin sarayında özel hocalık yapmasının istendiği, fakat onun

bu teklifi geri çevirdiği söylenir. 1934’te babasının kuzeniyle evlendiyse de beraberlikleri birkaç ay sürdü.

Divanı ilk defa 1935’te ünlü şair ve edebiyat tarihçisi Muhammed Takī Bahâr’ın yazdığı girişle basıldı. 1936’da

Kültür Bakanlığı tarafından kendisine bir nişan verildi, ancak o bu seçimi yanlış bularak ödülü kabul etmedi.

1938’de babasının vefatı üzerine dış dünya ile ilgisini tamamen kesti ve 5 Nisan 1941’de yakalandığı tifodan öldü

ve Kum şehrindeki aile mezarlığında babasının yanına defnedildi.

Pervîn’in kişiliği, felsefî görüşleri, fikirleri, üslûbu ve ahlâkî mazmunlarıyla İran edebiyatında ayrı bir yeri vardır.




























 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ne içindeyim zamanın & Ahmet Hamdi Tanpınar

Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...