Her akşam üstü ufuklarda bir selâm ararım
Her akşam üstü uzak bir semâ-yi muzlimden.
Sükût ü zulmet olan bir muhît-i mü’limden
Doğar hayâtıma bir hicr-i dâimi sanırım.
Semâ, senin o zamân mâteminle, hüznünle
Deniz, senin o zaman hâtıranla mâlidir.
Havâda son nefesin ye’s-i rûhu hâkîdir,
Akar sular, dereler son nidâ-yi ye’sinle.
Emellerimde bu dem bir hubûb-ı târ uyanır.
Kederlerimde büyük bir sükût-ı zıll u havâ,
Başım elimde, uzaklarda ihtizâr-ı mesâ,
Dumanlı, gölgeli bir sâha-î hayâli uzanır.
Hayâl ü hissimi reng-i muhite benzeterek
Zevâl-i ömrümü seyreyliyor sanır nazarım.
Erir bu dem kalır ufkumda bî-ziyâ bir renk
Hakayıkım, elemim, zulmetim, düşüncelerim.
Şemîm-i valsını bir nağme, bir havâ, bir zıl,
Bu dem muhit-i hayâlâta anlatır bir bir.
Bu dem, bu dem senin, ey rûh-ı gâib ü zâil
Cunûn-ı ekşimi tenvime geldiğin demdir.
Buhâr-ı şâm ile dağlar, denizler, ormanlar
Gurub eder gibi bir başka cevf-i esrâra,
Uzak ufukların üstünde mest ü âvâre
Sükût-ı firkati ervâha Zühre nakleyler.
Başım elimde, sorar gözlerim ufuklardan
Şemîm-i vaslını bir nefha, bir havâ senden;
Bakıp ufûlüne her şâm-ı mü’limin sanırım
Doğar sükut ile akşamlarım mezârından…
AKŞAMLARIM
Her akşam üstü ufuklarda bir selâm ararım
Her akşam üstü uzak bir karanlık gökten.
Sessizlik ve karanlık olan bir üzücü çevreden,
Doğar hayatıma bir sürekli ayrılık sanarım.
Gökyüzü, senin o zaman yasınla, üzüntünle
Deniz, senin o zaman anınla doludur.
Havada son nefesin ruh sıkıntısını anlatır,
Akar sular, dereler son karamsar seslenişinle.
İsteklerimde bu sıra bir karanlık tohum uyanır.
Acılarımda büyük bir gölge ve hava sessizliği,
Başım elimde, uzaklarda akşamın can çekişmesi,
Dumanlı, gölgeli bir hayal alanı uzanır.
Hayal ve duygumu çevrenin rengine benzeterek
Ömrümün sona erişini gözlüyor sanır bakışım.
Erir o zaman kalır ufkumda ışıksız bir renk
Gerçeklerim, üzüntüm, karanlığım, düşüncelerim.
Kavuşmanın güzel kokusunu bir ezgi, bir hava, bir gölge,
Bu sıra hayallerin çevresine anlatır bir bir.
Bu sıra, bu sıra senin, ey yiten ve yok olan ruh
Gözyaşlarımın çığlığını uyutmaya geldiğin andır.
Akşamın buharı ile dağlar, denizler, ormanlar
Batar gibi bir başka sır boşluğuna
Uzak ufukların üstünde sarhoş ve başıboş
Ayrılığın sessizliğini ruhlara Çobanyıldızı taşır.
Başım elimde, sorar gözlerim ufuklardan
Kavuşmanın kokusunu bir esinti, bir hava senden;
Bakıp gidişine her üzücü akşamın sanırım
Doğar sessizlik ile akşamlarım mezarından…
Çeviren: Asım Bezirci
https://ayvakti.net/?p=1581
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder