Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanurdum,
Çok Lûtf imiş o , âşıkaben âz sanurdum.
Gamzen dili rüsvâyı cihân eyledi âhir,
Billâh ben ol âfeti hemrâz sanurdum
Seyreylemişim âyinede aks-i cemâlin,
Hüsn ile seni meh gibi mümtâz sanurdum.
Mâmur idiğün bilmez idim böyle harâbât,
Yoksa sözünü hep senin i’câz sanurdum!
(1) Radife Erten Ağyâre nigâh etmediğin nâz sanırdım - YouTube
Başkalarına bakmadığını ben sadece naz sanırdım,
meğerse o büyük bir lûtufmuş, ben az sanırdım.
Bana öyle bir güzel bakışla baktı ki o tatlı, süzgün, yan bakışın gönlümü sonunda cihana r,sva etti, herkesin diline düştüm, rezil oldum; sana âşık oldum da bu hale geldim. Halbuki ben, o afeti benim sırrımı saklar sanırdım. Güzelliğinin aksini aynada seyrettim, seni ay gibi güzellikte farklı sanırdım; meğer sen daha çok, daha güzel, güzellerin hepsinden güzelmişsin! Senin yüzünden içki, saz, zevk içinde gönlümün bana gösterdiği yolda yürümeye başladım. Artık harabat âleminde ömür sürüyorum. Ben harabat âleminin bu kadar dört başı mamur bir yer olduğunu bilmezdim; mestaneleri, içkiyle kendinden geçenleri, başıboş, perişan bir zevk ve aşk hayatına düşenleri sadece evden bunalmış, ev barkla ilgisini kesmiş kimseler sanırdım. Ey Nef’î, ben senin sözlerini sadece herkesi hayrette bırakan ustalıkta, parlak sözler sanırdım; meğer senin sözlerin şiir olmakla kalmamış, aynı zamanda sihirmiş; herkesi büyüleyen bir sihir!
On dokuzuncu yüz yıl sonu, yirminci yüzyıl musikicilerinden Rahmi Bey, bu gazelden dört mısraı uşşak makamında bestelemişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder