1926 Haziranı’nın 27’inci gecesi
Yerim İzmir polis dairesi
Her odada bir mevkuf, her kapıda çift polis
Etrafa da süngüler dizilmiş.
Odam pek loş
Ve bomboş
Bir hasta yatağı ve demir bir sedye
Bilmem hangi hastaneden hediye.
Bu ikrama pek şaşmıştım
Çünki Ankara polisinde yerde yatmıştım.
Benim gibi birçok paşalar ve beyler,
Ki bu millete çok hizmet etmiştiler,
Suikastla mazun imişiz birden
Fakat bilmiyorum kimdir ölen ve öldürülen.
.
.
İhtiyarca bir adam, elinde bir baston[2]
Yanıma yaklaştı, yüzüme baktı bön bön
Sultan Hamid dedi ve güldü
Hürmetle büküldü
Sonra doğruldu ve bağırdı
Ey Kazım Karabekir Paşa
Kısa bir sualim var
Fakat vaktim pek dar
Senin cevabın çok kısa olsun
Beni ve nihayet saltanatı devirenler önünde sen de vardın
hele sonuncusunda hem mebus hem kumandandın
İstiklal Harbi’ni sen kurdun
Beğeniyor musun şu halini?
Mahvedecekler istikbalini
Soruyorum şimdi
Cumhuriyeti beğendin mi?
Sözle cevap vermek istemedim buna
Tükürmek kafi dedim suratına
O suret ki otuz üç yıl milleti
Zulmüyle, istibdatı ile inletti
Her millet dev adımlarla yürürken
Biz her hükme boyun eğen
bir sürü gibi kaldık
Zulüm ve cehaletle bunaldık
Yunanlılar İzmir’e iradeler ile çıktı
aynı meskenet bizi de buraya tıktı
Hizmetçi ve polis odalarına
Gerçi yakışmıyor cumhuriyet Paşalarına
Fakat sebep sensin
diye düşünürken
Bir ayak sesi işittim, sert bir yürüyüş
Bir de baktım ki koca Mithat Paşa imiş
.
.
Mithat cevap vermedi; eğildi bana[3]
Dedi ki, gel mahşeri göstereyim sana
Ben de senin gibi hürriyet için çırpınmışım
Ve hemen aynı yere hapsolmuşum
Dert ortağıyız, fakat sen bana benzemeyeceksin
sen zulme karşı daha da kuvvetli kükreyeceksin
Girdik kol kola
Ve koyulduk yola
.
.
dedim
zalimi, yaşatan mazlumdur
Mazlum susarsa zalim de masum olur
——————————————————————-
(…)[4]
Tam yüz kişiyle sarılmıştı evim[5]
Cürüm ne imiş henüz yoktu haberim
Jandarmalar, memurlar, kamyonlar, polisler, etrafı sarmışlar, köşkümü gözlerler
Nihayet aldılar köşkümden
Bir sabah erken
İki kere yapıldı bu merasim, iki gün arayla bana
Acısını sormalı köşkte ağlayana
Gidiyor İstiklal Harbi’ni kuran merasim-
i mahsûsla
İzmir İstiklal Mahkemesine çifte polisle
.
.
Ben çok acı hakikatler attım ortaya
Mahkemeyi sarstım, fakat etraf kaya
Ölü herşey
Ve kımıldamıyor birşey
.
.
Hükümet fırkası muhakeme ediyor[6]
Muhaliflerinin mücrimini seçiyor
NOT: İki şiir de Uğur Mumcu’nun “Gazi Paşa Suikasti” kitabından alınmışdır. Fekat kitâpta iki şiirinde tamamı değil
ba’zı kısmları zikr edildiğinden şiirlerin tamamı yazılamamıştır. Bu konu ile ilgili çalışmalarımız devâm etmekdedir. Orijinal metinleri bulduğumuz zemân yayımlıyacağız.
[1] Şark Cephesi Komutanı Karabekir Paşa, “Bir Rüya” adlı şiirini İzmir polis müdürlüğünde yazar.
[2] Karabekir Paşa, rüyasında Sultan Abdülhamid-ı Sânîyi görür ve onunla söyleşir.
[3] Şiirde, Abdülhamid Han ve Mithat Paşa ile yapılan düşsel söyleşiler anlatılır ama biz o kısmlarını bulamadığımız için buraya koyamadık.
[4] Başlık bilinmiyor.
[5] Karabekir, tutuklu olarak bindirildiği trende bu satırları yazmağa başlar.
[6] İstiklal Mahkemesinde suikast olayı ile birlikte siyasal yargılamalar başlamıştı. Karabekir Paşa, bu durumu şiirinde anlatmak istemiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder