Çıktım erik dalına
Anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp
Der ne yersin kozumu
Uğruluk yaptı bana
Bühtan eyledim ona
Çerçi de geldi aydır
Hani aldın gözgünü
Kerpiç koydum kazana
Poyraz ile kaynattım
Nedir diye sorana
Bandım verdim özünü
İplik verdim cullaha
Sarıp yumak etmemiş
Becid becid ısmarlar
Gelsin alsın bezini
Bir serçenin kanadın
Kırk katıra yüklettim
Çift dahi çekemedi
Şöyle kaldı kazını
Bir sinek bir kartalı
Salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir
Ben de gördüm tozunu
Bir küt ile güreştim
Elsiz ayağım aldı
Güreşip basamadım
Gövündürdü özümü
Kafdağı'ndan bir taşı
Şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü
Bozayazdı yüzümü
Balık kavağa çıkmış
Zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş
Baka şunun sözünü
Gözsüze fısıldadım
Sağır sözüm işitmiş
Dilsiz çağırıp söyler
Dilimdeki sözümü
Bir öküz boğazladım
Kakladım sere kodum
Öküz ıssı geldi der
Boğazladım kazımı
Bundan da kurtulmadım
Nideyim bilemedim
Bir çerçi de geldi der
Kanı aldın gözgümü
Tosbağaya sataştım
Gözsüz sepek yoldaşı
Sordum sefer nereye
Kayseri'ye âzimi
Yunus bir söz söylemiş
Hiçbir söze benzemez
Münafıklar elinden
Örter mâ'na yüzünü
*Yüzüncü Ad “Baldassare’nin Yolculuğu” & Amin Maalouf
Özgün adı : Le Périple de Baldassare
*https://www.okuryazar.com.tr/dergi/ciktim-erik-dalina-anda-yedim-uzumu
Cullâhlık, hemen her Osmanlı şehir ve kasabasının temel iktisadî faaliyetini oluşturan zanaat kollarının en önde gelenlerinden biri olarak dikkati çeker.
Çıktım Erik Dalına Şiiri Eski Türkçesi
Çıkdum erik talına anda yidüm üzümi
Bostân ıssı kakıyup dir ne yirsün kozumı
Kerpîç koydum kazgana poyrazıla kaynatdum Nedür diyü sorana bandum
virdüm özini
İplik virdüm Çulhâya sarup yumak itmemiş Becid becid ısmarlar gelsün alsun bezini
Bir serçenün kanadın kırk kanluya yükletdüm Çifti dahı çekmedi kaldı şöyle yazılı
Bir sinek bir kartalı kaldurup urdı yire Yalan degül gerçekdür ben de gördüm tozını
Balık kavaga çıkmış zift turşısın yimege Leylek koduk togurmış bak a şunun sözini
Bir küt ile güreşdüm elsüz ayagum aldı Güreşüp basamadum göyündürdi özümi
Kâf Tagı'ndan bir taşı şöyle atdılar bana Öylelik yire düşdi bozayazdı yüzümi
Gözsüze fısıldadum sagır sözüm işitmiş Dilsüz çagırup söyler dilümdeki sözümi
Bir öküz bogazladum kakıldum sere kodum Öküz ıssı geldi eydür bogazladun kazumı
Ugrulık yapdum ana bühtân eyledi bana Bir çerçi geldi eydür kanı aldun gözgümi
Tosbagaya ugradum gözsüzsepek yoldaşı Sordum sefer kancaru Kayserî'ye ‘azimi
Yûnus bir söz söylemiş hîç bir söze benzemez Münâfıklar elinden örter ma‘nî yüzini
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder