The falling leaves
Start to fall
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
Ahmet Haşim
Sevemez kimse seniBenim sevdiğim kadar
Gönlümde açmadan solan bir gülsünHer zaman gamlıyım her zaman üzgün
Sızarım ben gönüleDökerim ruhumu güle
Sevgilerin en güzeli seni sevmek,Özlemlerin en güzeli seni özlemek,
hani birlikte yürüyecektikbu şehri
Özlem Bogne
Uyu! Gözlerinde renksiz bir perde,
Ahmet Hamdi Tanpınar
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selâmlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver.
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar:
Yurda ay yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düştüğümüz gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgârlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kartalı
Yüksek yerlerde açan çiçeğim.
Senin altında doğdum.
Senin altında öleceğim.
Yalnızlıksa konuyu bilen benim
Her şey seninle güzel,
Thought I found a way
Yolu bulduğumu düşündüm
Thought I found a way, yeah (found)
Yolu bulduğumu düşündüm, evet, (buldum)
But you never go away (never go away)
Ama sen asla çekip gitmedin (asla çekip gitmedin)
So I guess I gotta stay now
Bu yüzden şimdi kalmam gerektiğini tahmin ettim
Oh, I hope some day I’ll make it out of here
Umarım bir gün buradan çıkarırım
Even if it takes all night or a hundred years
Bütün geceyi ya da yüz yılı alsa bile
Need a place to hide, but I can’t find one near
Saklanmak için bir yere ihtiyacım var ama yakında birini bulamadım
Wanna feel alive, outside I can fight
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya
Öyle güzel ki gözlerin, bakmasını bir bilsen
Yusuf-ı güm-geşte bâz âyed be-Ken’ân gam ne-hor
Külbe-i ahzân şeved rûzî gülistân gam ne-hor
Döner yine Kenân’a kaybolan Yûsuf, üzülme
Üzüntüler kulübesi gül bahçesi olur bir gün, üzülme
İyileşir durumun ey gam çeken gönül kaygılanma
Geçer bu çılgınlığın, sakinleşir başın, üzülme
Dönmese de felek bizim arzumuzca iki gün
Bir kararda kalmaz devran her zaman, üzülme
Gelirse ömrün baharı, yine çimenler üstünde
Başına gülden şemsiye çekersin ey bülbül, üzülme
Ümitsiz olma sakın ha, bilmezsin gaybın sırrını
Perde ardında olur gizli oyunlar, üzülme
Ka’be aşkıyla çölde yürüyeceksen eğer
Batsa da ayağına muğîlân dikeni, üzülme
Sevgilinin ayrılığında, rakibin sıkıntısında halimizi
Bilir hep halden hale sokan Allah üzülme
Söküp götürürse de yokluk seli varlık temellerini ey gönül
Kaptanın Nûh ya, korkma tufandan, üzülme
O ipek saçının bir tek telineDeğmesin ellerin elin eline
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...