24 Şubat 2021 Çarşamba

Hatırla Sevgili*

 hatırla sevgili o mesut geceyi

çamların altında altında verdiğin buseyi
beni mecnun ettin sende olasın
aşkımı inkar edersen Allah'tan bulasın
bana sen öğrettin bu aşkı sevdayı
ne çabuk unuttun beni hercai
beni mecnun ettin sende olasın
aşkımı inkar edersen Allah'tan bulasın.
beni mecnun ettin sende olasın
aşkımı inkar edersen Allah'
tan bulasın.


















23 Şubat 2021 Salı

Sen Gelmez Oldun *

Biz bu Sonbaharda bulusacaktik,Bahar geldi gecti,
Sen gelmez oldun.
Biz bu Sonbaharda bulusacaktik,Bahar geldi gecti,
Sen gelmez oldun.
Taslarami döndü Kalbin,gelmedin.
Aylar geldi gecti sen gelmez oldun.
Sen gelmez oldun.Sen gelmez oldun.Sen gelmez oldun.
Yarim,gözlerim Yolda,beklerim ama, Sen gelmez oldun.

Demistik Kapina gelirim diye,Yillar oldu Kapida ses vermez oldun.
Demistik Kapina gelirim diye,Yillar oldu Kapida ses vermez oldun.
Bosyere mi Yemin ettik ikimiz,Kuslar Yuva kurdu sen gelmez oldun.
Sen gelmez oldun.Sen gelmez oldun.Sen gelmez oldun.
Yarim,gözlerim Yolda,beklerim ama, Sen gelmez oldun.
Yarim,gözlerim Yolda,beklerim ama,Sen Gelmez…..
Sen Gelmez…..
Sen Gelmez oldun
……

 

söz: Orhan Hakalmaz

9 Şubat 2021 Salı

Aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın


Âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın

Bir âlem-i hayâle dalan âb uyanmasın

 

Âgûş-u nev-bahârda hâbîdedir cihân

Sürsün sabâh-ı haşre kadar hâb uyanmasın

 

Dursun bu mûsıkî-i semâvî içinde sâz

Leyl-i tarâbda bir dahî mızrâb uyanmasın

 

Ey gül sükûta varmayı emr'eyle bülbüle

Gülşende mest û zevk olan ahbâb uyanmasın

 

Değmez Kemâl uyanmaya ikmâl-i ömr içün

Varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasın

Münir Nurettin Selçuk




Ada sahillerinde bekliyorum

 


Aah
Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et Şadiye başın için

Aah
Ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et Şadiye başın için

Aah
Her zaman sen yalancı ben kani
Her zaman orta yerde bir mani
Her zaman sen uzakta ben müştak
Her tellakide bir hayalin berrak

Aah
Her zaman sen yalancı ben kani
Her zaman orta yerde bir mani
Her zaman sen uzakta ben müştak
Her tellakide bir hayalin berrak

Aah
Nerede o mis gibi leylaklar
Sararıp solmak üzere yapraklar

pazar





















mantar & budak





















Kız Sen İstanbul'un Neresindensin


Duruşun andırır asil soyluyu

Hisar Kuruçeşme Sahil boylu mu
Duruşun andırır asil soyluyu
Hisar Kuruçeşme Sahil boylu mu
Arnavutköylü mü Ortaköylü mü

Kız sen İstanbul'un neresindensin
Kız sen istanbul'un neresindensin

Bilmem sözlü müsün ya nişanlı mı
Sevgilin yaşlı mı delikanlı mı
Emirgan Bebekli Aşiyanlı mı

Kız sen istanbul'un neresindensin
Kız sen istanbul'un neresindensin

Başında esen kavak yeli mi
Gözünden akan aşkın seli mi

Başında esen kavak yeli mi
Gözünden akan aşkın seli mi
Sarıyer Tarabya İstinyeli mi

Kız sen istanbul'un neresindensin
Kız sen İstanbul'un neresindensin

Soyun buralı mı başka yerden mi
Huyun aşığına küsenlerden mi
Yeşilyurt Florya Bakırköy'den mi

Kız sen İstanbul'un neresindensin
Kız sen İstanbul'un neresindensin

Gülüşün sahte mi yoksa candan mı
Bağlarbaşı'ndaki tozlu yoldan mı

Gülüşün sahte yoksa candan mı
Bağlarbaşı'ndaki tozlu yoldan mı

Gözler kalbin aynasıdır


Gönül bir aşk yuvasıdır
Gönül aşkın rüyasıdır
Seviyorsun, hayır deme
Gözler kalbin aynasıdır

Seviyorsun, hayır deme
Gözler kalbin aynasıdır

Gözler kalbin aynasıdır

Yalan nedir, bilmez onlar
Siyah, mavi, yeşil olsun
Aşkı inkar etmez onlar

Gözler kalbin aynasıdır

Yalan nedir, bilmez onlar
Siyah, mavi, yeşil olsun
Aşkı inkar etmez onlar

Şiir gibi, roman gibi
Okuyorum ben aşkını
Öylece bak gözlerime
Çevirme hiç bakışını
Öylece bak gözlerime
Çevirme hiç bakışını

Gözler kalbin aynasıdır

Yalan nedir, bilmez onlar
Siyah, mavi, yeşil olsun
Aşkı inkar etmez onlar

Gözler kalbin aynasıdır

Rüyalar Gerçek Olsa


Rüyalar gerçek olsa
Seni her gün görürdüm,
O incecik beline
Sarılarak yürürdüm.

Sabah olmasın diye güneşi durdururdum,
Yanar dağlarda tüten ateşi söndürürdüm.
Yatağına her gece gelincik doldururdum,
Dudağına bin kere öpücük kondururdum.


Rüyalar, rüyalar, rüyalar
Rüyalar gerçek olsa.

Rüyalar gerçek olsa
Sana güller verirdim,
O güllerle belki de
Kucağıma gelirdin.

Sarılırdım boynuna, sokulurdum koynuna
O gül dudaklarını öperdim doya doya.
Sabah olmasın diye güneş durdururdum,
Yanar dağlarda tüten ateşi söndürürdüm.

Rüyalar, rüyalar, rüyalar
Rüyalar gerçek olsa.





Dönülmez akşamın ufkundayız

Dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile

Avunmak istemeyiz böyle bir teselliyle

Aah geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan

ve arkasında güneş doğmayan büyük ka
pıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece

Gruba karşı bu son bahçelerde keyfince

Ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül

Aah dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç 








6 Şubat 2021 Cumartesi

Siste Söyleniş

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...

Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden

Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;

Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis\'i.

Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi.

Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha;

-Örtün! Müebbeden uyu! Ey şehr! 

-O beddua...

Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın;

Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl

Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,

Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.


Yahya Kemal Beyatlı


Kâtibim


Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur

Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur
Kâtip uykudan uyanmış, gözleri mahmur
Kâtip benim, ben kâtibin, el ne karışır?
Kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

Üsküdar'a gider iken bir mendil buldum
Mendilimin içine lokum doldurdum
Kâtibimi arar iken yanımda buldum
Kâtip benim, ben kâtibin, el ne karışır?
Kâtibime kolalı da gömlek ne güzel yaraşır

Makam: Nihâvend
Usûl: Nim Sofyan Türkü


Abbas

Haydi Abbas, vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalb ağrısı.

Şu ağacın gölgesinde olsun;

Tam kenarında havuzun.

Aya haber sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.

Bas kırbacı sihirli seccadeye,

Göster hükmettiğini mesafeye

Ve zamana.

Katıp tozu dumana,

Var git,

Böyle ferman etti Cahit,

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;

Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

 

Cahıt Sıtkı Tarancı


İstanbul

Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.

 

Şair: Ümit Yaşar Oğuzcan

Otuz beş yaş şiiri


Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Süleymaniye'de Bayram Sabahı

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede

Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye\'de

Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,

Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi

Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,

Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.

Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir,

Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir.

Bir geliş var!.. Ne mübârek, ne garîb âlem bu!..

Hava boydan boya binlerce hayâletle dolu...

Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;

O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.

Bu sükûnette karıştıkça karanlıkla ışık

Yürüyor, durmadan, insan ve hayâlet karışık;

Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,

Giriyor, birbiri ardınca, ilâhî yapıya.

Tanrının mâbedi her bir tarafından doluyor,

Bu saatlerde Süleymâniye târih oluyor.

Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı

Endülüste Raks

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...

Şevk akşamında Endülüs üç defa kırmızı...

 

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir

İspanya neş\'esiyle bu akşam bu zildedir.

 

Yelpaze çevrilir gibi birden dönüşleri,

İşveyle saçılış, örtünüşleri...

 

Her rengi istemez, gözümüz şimdi aldadır.

İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır

.

Alnında halka halkadır aşüfte kakülü

Şarkı

Kalbim yine üzgün seni andım da derinden,

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden,

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden!

 

Senden boşalan bağrıma göz yaşları dolmuş!

Gördüm ki, yazın bastığımız otları solmuş.

Son demde bu mevsim gibi benzim de kül olmuş

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden


Yahya Kemal Beyatlı





Erenköyü'nde Bahar

Cânan aramızda bir adındı,

Şîrin gibi hüsn ü âna unvan,

Bir sahile hem şerefti hem şan,

Çok kerre hayâlimizde cânan

Bir şir'i hatırlatan kadındı.

 

Doğmuştu içimde tâ derinden

Yıldızları mâvi bir semânın;

Hazzıyle harâb idim edânın,

Hâlâ mütehayyilim sadânın

Gönlümde kalan akislerinden.

 

Mevsim iyi, kâinat iyiydi;

Yıldızlar o yanda, biz bu yanda,

Hulya gibi hoş geçen zamanda

Sandım ki güzelliğin cihanda

Bir saltanatın güzelliğiydi.

 

İstanbul'un öyledir bahârı;

Ala Geyik

Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım, acıktım.

Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir Ala Geyik.

Geyik kaçtı ormana,
Bindim bir akdoğana.

Doğan, yolu şaşırdı,
Kaf Dağından aşırdı.

Attı beni bir göle;
Gölden çıktım bir çöle,

Çölde buldum izini,
Koştum, tuttum dizini.

Geyik beni görünce,
Düştü büyük sevince.

Verdi bana bir elma,
Dedi, dinlenme, durma.

Dağdan yürü, kırdan git,
Altın Köşke çabuk yet.

Seni bekler ezeli,
Orda dünya güzeli.

Bin yıllık çile doldu!
Bunu dedi, kayboldu.

Yedim sırlı elmayı,
Gördüm gizli dünyayı.

Gündüz oldu, geceler;

Bir başka tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

 

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rü'yada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

 

Yahya Kemal Beyatlı



Deniz Türküsü

Dolu rüzgarla çıkıp ufka giden yelkenli!

Gidişin seçtiğin akşam saatinden belli,

Ömrünün geçtiği sahilden uzaklaştıkça

Ve hayalinde dolan aleme yaklaştıkça,

Dalga kıvrımları ardında büyür tenhalık,

Başka bir çerçevedir, gitgide, dünya artık.

Daldığın mihveri, gittikçe, sarar başka ziya;

Mavidir her taraf, üstün gece, altın derya...

 

Yol da benzer hem uzun, hem de güzel bir masala

O saatler ki geçer başbaşa yıldızlarla...

Lakin az sonra leziz uyku bir encama varır.

Hilkatin gördüğü rüya biter. Etraf ağarır.

Som gümüşten sular üstünde, giderken ileri,

Ta uzaklarda şafak bir bir açar perdeleri...

Musikîyle bir alem kesilir çalkıntı!

Ve nihayet görünür gök ve deniz saltanatı!

 

Girdiğin aynada geçmiş gibi diğer küreye,

Vuslat

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,

Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,

Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı

Görmezler ufuklarda, şafak söktügü anı...

Gördükleri rü\'ya ezeli bahçedir aşka;

Her mevsimi bir yaz ve esen rüzgarı başka.

Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez;

Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez...

Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi...

Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;

Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,

Sonsuz gibi, bir fıskiye ahengini dinler.

 

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa

Boynunda O\'nun kolları, koynunda O varsa,

Dalmışsa O\'nun saçlarının rayihasiyle,

Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık

Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.

 

Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim, gezmediğim, sevmediğim hiç bir yer.

Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

 

Nice revnaklı şehirler görülür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim, en hoş ve uzun rüyada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.

Yahya Kemal Beyatlı

Rindlerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan

Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.

Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.

 Yahya Kemal Beyatlı


çiçek & böcek


Akıncılar

Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!

 

Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!

Bir yaz günü geçtik Tuna\'dan kaafilelerle...

 

Şimşek gibi bir semte atıldık yedi koldan.

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan.

 

Bir gün dolu dizgin boşanan atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla...

 

Cennette bugün gülleri açmış görürüz de

Hâlâ o kızıl hatıra titrer gözümüzde!

 

Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;

çiçek & böcek

Sessiz Gemi
Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.


Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

 

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

 

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

 

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

 

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,

Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden.

 Yahya Kemal Beyatlı


4 Şubat 2021 Perşembe

çiçek & böcek

 


Boğaziçi, şen gönüller yatağı
Her bucağı âşıkların otağı
Mehtâbı hoş, güneşi hoş, günü hoş
Boğaziçi herkesi eder sarhoş

 

Pırıltılar oynaşırken sularda
Öpüşürler martılar kuytularda
Tarabya'da, Bebek'te, Üsküdar'da
Mehtâbı hoş, güneşi hoş, günü hoş
Boğaziçi herkesi eder sarhoş

 

Gönüllerin kaynaştığı beldesin
Lâledesin, sümbüldesin, güldesin
Rûha dolan aşkınla bestemdesin
Mehtâbı hoş, güneşi hoş, günü hoş
Boğaziçi herkesi eder sarhoş

 

Makam: Hicâz
Usûl : Düyek
Beste: Dr. Alâeddin Yavaşça
Güfte: Dr. Alâeddin Yavaşça

Ne içindeyim zamanın & Ahmet Hamdi Tanpınar

Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında. Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, ...